(Büyük Gazete 1934)
Tokadın en meşhur âlemlerinden birisi oski gece ve soyha oynatmaktır…
Tokatta kötü kadınlara oski denir… Oski kullanmak da metres kullanmak gibidir. Ancak metres ile oski arasında bir fark vardır. Metres para ile oski de pala ile elde edilir. Oski tutan efeler bunu ailelerin arasına bile getirirlerdi.
Anadolu’nun en şirin kasabalarından biri olan Tokat, civarındaki üzüm bağları ile meşhurdur. Bu bağlar arasında şehrin güzelliğini bir kat daha arttırır. Akan bir ırmak, şehrin güzelliği bir kat daha arttırır.
Hele şehrin ortasında yükselen Behzad camii uzaktan bakanlara tam bir şiir ilham eder.
Tokatta kadınların namusu mühim bir meseledir. Kadınlar içinde bir kere kötülük eden olursa artık onun elden ele dolaşması, nihayet oski olması mukarrerdir.
Tokadın en meşhur oskilerinden sobacı kızı işte bunlardan biridir.
***
— Nerede kaldın be koca Yusuf..
— Tokadı altüst ettim, izini bulamadım..
— Hey eshah mı diyon?..
— Vallah diyom.. Amma Kırım köyünde Hasanların Mahmuda saklanmış.. Valla benli kız oradaymış…
Biraz sonra üç atlı alaca karanlıkta Kırım yolunda ilerliyorlardı… Köye geldiler… Köy kahvesinde birer kahve içtikten sonra evi öğrendiler… Benli kız, Mahmudun karısı ile evdeymiş… Kocası da başka köye gitmiş…
Kıyak oynardı ha… diyordu.
Hemen rovelverleri hazırladılar. Tetikleri açtılar.. Kamaları sildiler ve eve yaklaştılar…
Benli kız kapının önündeydi. Derhal kaldırdılar ve köy kenarındaki Bağlı atlara atarak kaçtılar… Gürültü.. Benli kızın feryadı üzerine Mehmedin karısı derhal kocasının mavzerini kaptı ve bu üç atlıya ateş etti. Birisi yaralandı.. Fakat hayat pahasına da olsa kızı kaçırdılar ya.. Geceyi yolda geçirdiler.. Sabahleyin güneşin altın ışıkları yükselirken Malkaya bağlarına geldiler.
Bir kadın çocuğuna höllük yapıyordu. Höllük yeni doğmuş çocukların altına konan topraktır..
Bir selâm verdiler.. Kadını evinde saklamasını rica ettiler.
Biri gözcü kaldı.. İkisi şehre giderek rakı aldı.. Arkadaşlarını da topladı.. Akşam Malkaya bağları arasında mezeler sıralanmış.. kadehler inip çıkıyor.. Cura sesleri akisler yapıyordu..
Nihayet Benli kız ortaya çıktı.. Efelere rakı şundu. Sonra tahta kaşıkları aldı, oynadı.. Oynadı… Saatler geçtikçe şarkılar acıklaştı.. Nihayet curalar şu havayı çalmağa başladılar.
Camekânın içinde, can mısın, canan misin?
Dokunma uçkuruma, sen benim kocam
mısın?
Şinanaynay…… vay……
Benli kız üstündeki pembe entariyi çıkardı.. Oskinin efesi de yerden kalktı ve kızın göbeğinin üstüne rakı koydu.. Sonra eğilip içmeğe başladı..
Bunlar oskilerine devam ederlerken Mehmet Efe oskisinin kaçırıldığını duymuş ve arkadaşlarıyla Tokada gelmişti. O gece esasen Tokatta da Malkaya bağlarındaki eğlentiyi konuşuyorlardı.. Mavzerli efeler doğru oraya gittiler..
Malkaya bağlarındaki eğlencenin akisleri daha uzaktan duyuluyordu.. Sarhoş şarkıları yükseliyor, ara sıra da bir kadın sesi, bir kadın şarkısı da alkışlar topluyordu..
Bu esnada birdenbire Mehmet Efe ile arkadaşlarının mavzer sesleri meclisin içinde patladı.. Sarhoşlar, derhal silahlarına sarıldılar. Uzun bir mücadeleden sonra Mehmet Efe yaralandı..
Sarhoşlardan dördü yaralandı.. Benli kız yediği kurşunun acısına dayanamayarak öldü.. Ertesi gün Tokatta herkesin ağzında bu mevzu vardı. Herkes:
— “Yazık oldu bir öskiye” Amma da kıyak oynardı ha diyorlardı..