ELEKTRİKLİ SANDALYENİN ÖYKÜSÜ: Nasıl İdam Edildiler?

ELEKTRİKLİ SANDALYE İLK DEFA 1888 YILINDA AMERİKA’NIN SİNG-SİNG HAPİSHANESİNDE KULLANILMIŞTI. VE MAHKÛM BİRKAÇ YANIKLA KURTULARAK AFFEDİLMİŞTİ.

0
1657

Çok eskiden Yunanistan’da idam mahkûmlarına içinde gayet kuvvetli bir zehir bulunan bir tas uzatılır ve mahkûm bunu içmeğe zorlanırdı. Hâlbuki Romalılar bu idam çeşidine fazla rağbet göstermeyip, mahkûmu, eline verdikleri kesicin bir bıçakla kolunun damarlarını açmaya mecbur bırakırlardı. Sonraları bu da kâfi görülmeyip, esir sınıfından veya halk tabakasından olanların vahşi hayvanlara parçalattırılması tercih olunmaya başlandı. Orta Çağ’da idam edilmesi gereken kimse ya yere yatırılıp ellerine, ayaklarına, uçlarında gayet kuvvetli katanalar, koşulu urganlar bağlanarak ölüme terk edilir yahut da dönme dolaba benzeyen çarkların üzerine yatırılarak vücudu gerilirdi. Bu ikinci şekil daha ziyade işkence ile ağzından malûmat alınması istenen kimselere tatbik edilirdi. Adam şayet çarktan ölmeden kurtulursa daha başka türlü âletlere başvurmak zorunda kalınırdı.

Orta-çağda rağbet gören diğer bir idam şekli de suçlunun ortaya dikilen direğe bağlanarak diri diri yıkılmasıydı. Bu çeşitte idam edilenler arasında sadece Jeanne d’Arc yoktu. Birçok din adamı, vatanperver de bu şekilde öldürülmüştü.

Voyvoda’lar zamanındaki idam şekli de epey enteresandı. Ucu sivri bir kazığa geçirilen adam, zamanla ölmesi için kendi haline terk olunurdu. Bu devirde rağbet gören diğer bir idam şekli de, suçlunun taşlanmasıydı. Ve bu usul daha ziyade kocalarını aldatan kadınlara tatbik edilirdi.

Şarkta idam umumiyetle iki cellâdın suçlunun boynuna kement atıp karşılıkla çekmesi suretiyle infaz edilirdi. Bu arada satırla başı uçurulan biçareler de olmaz değildi.

Fransız ihtilâli sonunda giyotin isimli ölüm makinesi hakikaten epey işe yaradı. Zira öldürülmesi gereken o kadar çok kişi, üstelik o kadar az zaman vardı ki… Suçlunun başı bir delikten içeriye sokuluyor, sonra da ağır ve keskin bir bıçağı tutan mandal açılıveriyordu. Gövdeden ayrılan başlar yerdeki sepetin içine düşüyor, sonra da etraftaki kanı kurutması için yerlere talaş serpiliyordu.

Daha sonraları kurşuna dizmek moda olmaya başladı, lâkin bu, daha ziyade askerî suçlara münhasır kaldı. Bunun yerini darağacında asmak aldığı zaman çok kimse bunun işkenceden başka bir şey olmadığı fikrindeydi. Suçlu çabuk ölmüyor, kıvranıyor yahut da bazen ip kopuyordu. İpin kopması gibi hallerde umumiyetle mahkûmun affedilmesi anane haline gelmekte gecikmedi.

Fakat daima terakki peşinde yürüyen Amerikalılar, ölüm cezalarını da asrileştirmek istediler ve elektrikli sandalyeyi icat ettiler. İlk elektrikli sandalye meşhur Sing-Sing ha­pishanesinde kullanıldığı zaman se­nelerden 1888 idi. Fakat nasıl olduy­sa oldu, cereyan kuvvetsiz geldi ve Ernest Chapelean isimli ölüm mah­kûmu birkaç yanıkla kurtuldu ve affedildi.

Elektrik iskemlesi daha da terakki ettirildi ve kullanılmaya hazır bir hale getirildi. Nihayet iki sene sonra 1890 senesinin 6 Ağustos günü Buffalo’da William Kemmler isimli biri idam edildi. William, bu çeşit idamı kendisi arzu etmişti. İnfaz esnasında cellat cereyanı üst üste bir-kaç kere vermek zorunda kaldı ve William’ın ölümü hakikaten çok zahmetli oldu. O kadar ki, orada hazır bulunan müşahitlerden ikisi düşüp bayıldı.

Elektrikli sandalye meşe ağacından mamul, ikisi arkada, biri önde olmak üzere üç ayaklı bir iskemledir ve bugün 5000 dolara mal olmaktadır.

Mahkûmu zehirli gazı havi bir odaya sokup, hayatına son vermek de Amerikalıların icadıdır, ilk defa olarak 1922 de Nevada’da denenmişse de bugün birçok eyaletler elektrikli sandalyeyi gaz odasına tercih etmektedir. Amerikalılar öldürücü gazın kokusunun içine gayet hoş kokan parfümler de karıştırmayı ihmal etmemektedirler. Hoş kokulu, öldürücü gazlar şüphesiz ki fennin son harikasından başka bir şey değildir.

Bütün bunların yanı başında dünyanın diğer memleketlerinde idam şekli hâlâ revaçtadır. İdamın umumiyetle şafakta infaz edilmesi âdet haline gelmiştir. Birçok yerde infaz merasimi beyaza boyalı bir odada yapılmaktadır. Mahkûmun başına siyah bir torba geçirilip elleri, ayakları bağlanmakta, sonra da döşemenin ortasındaki, üzerinde mahkûmun bulunduğu kapak açılıvermektedir. Mahkûm aşağıya boşluğa düşünce ip gerilmekte ve hüküm verine gelmektedir.

Mamafih, dünyanın birçok yerinde ölüm cezalarının kaldırılması hakkındaki cereyanda müspet tezi savunanların adedi gitgide artmakta devam etmektedir.

(Ülkemiz ve Dünya bu veya başka şekillerde çok acı tecrübeler yaşamıştır. İnsanın insana -hiçbir canlıya- kıymadığı başka bir dünya dileğiyle. ucuztarih.)

Paylaş

CEVAP VER