YAZAN: NURİ SAMI KORAL
Müzik dünyasının taçsız krallarından biri de Nicolo Paganini’dir. Omuzlarına sarkan uzun siyah bukleli saçları, soluk, ölü rengindeki yüzü, sıska bacaklarının üzerinde taşıdığı zayıf, kemikli vücudu, üzerinde iğreti bir insan numunesi idi. Devrinde onun hakkında çeşitli rivayetler çıkarılmış, hayatı bir muamma şeklinde tasvir edilmiştir. Fakat bütün bu çirkinliğine, hakkında söylenen çeşitli rivayetlere rağmen bütün sanat münekkitleri çalıcılık sahasındaki harikulâdeliğini övmekte geri kalmamıştır. Hepsi de onun, bu harika çalıcılığı yapabilmesi için muhakkak insanları büyüleyen bir sihirbaz veyahut şeytanın iradesine tâbi olmuş ruhen, bedenen şeytana teslimi nefs etmiş, onunla işbirliği kurmuş bir insan diye bahsetmişlerdir.
Tahmin edilen bu mukaveleye göre şeytan, onun aradığı şöhreti, erişilmezliği, milyonları ona sağlayacak, o da ona bütün varlığı ile bütün mevcudiyeti ile uyacaktır.
Bütün milletlerin yetiştirdiği kalabalık kemancı topluluğu içinden birisine, kemancılık tacı giydirilmek istense bu taç, hiç şüphe yok ki kendiliğinden arananı bulur, Paganini’nin başına konardı. Nitekim de öyle olmuştur. O zamanlardan beri de bu tacı onun başından kimse çekip alamamıştır.
Keman edebiyatının bu harikulade yaratıcısı on sekiz Şubat 1784 de kökü pek bilinmeyen bir aileden olarak Cenova’da doğmuştur. Ticaretle meşgul bir babanın oğlu idi. Çok küçük yaştan itibaren müzik kabiliyeti göstermiştir. Babası onun bu fıtrî kabiliyetini görebilmişti. Keman çalışmaya teşvik etmiş, yetişmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçmamıştı. Annesi de gördüğü bir rüya üzerine oğlunun bu çalışmalarına yardımcı olmuştur. Bir gece rüyasında bir ruh görünmüş, kadıncağız bu ruhtan oğlunun büyük bir kemancı olmasını rica etmiş, ruh da kendisine yardım elini uzatacağını vaat etmiş. Bu ruh bir evliyaya aitmiş. Bu rüya üzerine anne, küçük Paganiniye daha fazla ihtimam göstermiş. Bu mucizeli rüyanın az zamanda faydasını da görmüşlerdir. O zamanlar sekiz yaşında olan Paganini kısa bir zamanda koca bir sonat yazıvermiştir. Yine pek az bir zamanda harika bir çocuk olarak Cenova’da şöhret yapmıştır.
Gençlik çağlarının ilk demlerinde bir tiyatronun orkestra şefliğinde bulunduğu zamanlar, tiyatrodaki yıldızlardan birine âşık olmuştu. Onun ateşli mizacını kavnyamıyan, biarz da şımarık, şuh, fettan yaradılışlı olan sevgilisi onu her gün kıskançlıktan üzüp duruyordu. Daha sonra Anata sanat-kârın sevgisinde lâkayt kalıyordu. Bütün bunlara rağmen Paganini, sevgilisinin genç bir papazla kendisine ihanet ettiğini de görünce kıskançlıktan deli gibi olmuş bıçakla çok sevdiği Anata’sını vurup öldürmüştü. Bundan sonra gençliğinin bir kısmı Cenova’daki kalyonlarda mahpus olarak geçmiştir. Buradaki hayatından da kendisine kumar iptilâsı kalmıştır. Düştüğü bu gibi muhitler yüzünden bazen konserlerinin bütün bir hasılatını birden verip sefil kalmıştır.
Bir gece kumarda elindeki kemanı da rehine koymak mecburiyetinde kalınca ve kemanını güç hal ile kurtarınca bir daha kumar oynamaktan vaz geçmiştir. Çünkü elindeki keman o zamanda büyük bir kıymet taşıyan bir “Guamerius” kemanı idi. O, bu kemanı üzerinde delice cambazlıklar yapar herkesi hayretler içinde bırakırdı. Bir konserinde dinleyicilerden birinin alkış arasında ıslık çaldığını görmüştü. Konserin bitişinde dinleyicilerine dönerek “Şimdi kemanım ile hayvan seslerini taklit edeceğim.” diyerek bazı kuş seslerini kemanı ile taklit etmiş, en sonunda da kemanı ile eşek anırmasını yaparak birden seyircilere dönmüş, “Bu da ıslık çalan için” demiştir.
Yüzünün bütün çirkinliğine rağmen büyüleyici çalışı ile bütün kibar âleminin güzel hanımlarını etrafına toplamıştı. Bütün kadınların başını döndüren Paganini, oldukça çirkin sayılan yine bir tiyatro artistine gönlünü kaptırmıştı. Yüzü kadar huyu da çirkin olan bu kadın Paganini’yi manasız kıskançlıkları ile o kadar üzüyordu ki en sonunda onunla uzun zaman yaşıyımayacağını anlamış, ondan olan sevgili oğlu Achilles’i de beraber alarak sevgilisini terk edip gitmiştir. Mütebaki hayatında sevgisini yalnız oğluna hasretti. Çok zeki olan bu çocuk dokuz, on yaşına geldiği zaman üç lisanı konuşabildiği için babasının yabancı memleketlerdeki konserlerinde tercümanlığını yapıyordu. Gençliğindeki bütün sefahatine rağmen son zamanlarında fevkalâde muktesit, hatta haris yaşamasını bilmiş, ölümünde de bu biricik oğluna oldukça mühim bir servet bırakmıştır.
Paganini keman edebiyatının en müstesna eserlerini yazmış. İtalyan besteci ve virtiozlarının en büyük istidatlarından biridir.