Sinema ve tiyatroların yanında yer alan Revüler içinde zevkle seyredilenleri de vardır.
-Nereye gidiyoruz?
İki tarafında rengârenk ışıkların parıldadığı, dar kaldırımlarında insanların omuz omuza dolaştığı, otomobil, tramvay ve araba gürültüsünün birbirine karıştığı bu caddeye düşen herkesin yanındakine sorduğu ilk sual budur:
-Nereye gidiyoruz?
Cevap, keselere göre değişir.Keseleri şişkin olanlar, bir gece evvel burada yaşadıkları saatleri tekrarlar gibi:
-Evvela şöyle bir dolaşalım, belki birkaç tanıdık simaya rastlarız… Sonra filan lokantaya uğrarız ve geceyi bir barda geçiririz…
Paraları bol olanlar için, eğlence zevke göre değişir. İşte bir Rövüden veya bir çalgılı gazinodan da başlanabilir, bir meyhaneden de…
Akşamın erken saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar Beyoğlu bir insan seli halinde bir aşağı, bir yukarı akar, durur. Acaba Beyoğlu bütün misafirlerini eğlendirebilir mi? Orasını kimse bilmez.
Keseleri hafif olanlar için eğlence programı bir şipşak ile başlar. Şipşakın ne demek olduğunu bilmiyorsanız söyleyelim: Bu isim ayaküstü servis yapılan meyhanelere verilen isimdir. Şipşaktan sonra program ucuz bir meyhanede veyahut bir apartmanın bodrum katına tıkılmış çalgılı ucuz gazinoda devam eder. Bu ucuz meyhanelerde çalgıcılar ekseriyetle pazılı delikanlılardır. Fazla cıvıtan, rezalet çıkaran yahut sağa sola sarkıntılık eden müşterileri kapı dışarı atmak için patron, bu pazılı çalgıcıların yardımına muhtaçtır.
Meteliksizlere gelince: Onlar da birbirilerine ayni sualisorarlar:
Revülerde rol alan halk sanatkârları sonsuz bir sanat feragati içinde çalışırlar.
-Nereye gidiyoruz?
Fakat verdikleri cevap muğlâktır. Beyoğlunda parasız eğlence yoktur. Onlar, polis karakolunu boylamadan Beyoğlunda eğlendiklerini söylerlerse inanmayınız.
Birbirlerine:
-Nereye gidiyoruz?
Diye soran bu kararsız veyahut henüz karar vermemiş insanların dolaştığı 1944 Beyoğlusunda hayatın en kaynaştığı zaman, saat akşamın sekizini gösterir.
Bu saatten sonra, en lüksünden en külüstürüne kadar bütün sinemalar tıklım tıklım doludur. Artık müşteri çekmek için üzerinde meşhur artistlerin muhtelif pozda resimleri bulunan aydınlıklı afişlerin elektrikleri sönmüştür. Caddedeki kalabalık kesafetini kaybetmiştir.
Şipşak meyhaneler, yeraltı gazinoları, meşhur ses yıldızlarının parladığı içkili lokaller, rövüler… Hepsi hepsi doludur.
Buralara eğlenmek için gidenler, hesap pusulaları gelinceye kadar eğlendiklerini zannederler. Beyoğlunda eğlencenin ucuz olduğunu zannetmeyin. Bu cadde boyunca eğlence tadının pek tuzlu ödendiğini unutmayın.
Gece yansı, cadde manzarasını tamamen değiştirmiştir. Hayat dört saat evvelki gibi canlı değildir. Şimdi, kaldırımlarda zikzaklar yaparak ilerlemeye çalışan insanlar, sırtını duvara dayadıktan sonra etrafına bakıp şöyle bir nâra atan sarhoşlar görünmeye başlar“Gece kuşları”nın da “kibar kadın” rolüne çıktıkları saat bu saattir.
Yeril mevzularla İşlenen Revüler halk tarafından fazla rağbet görmektedir. Beyoğlu’nun gece eğlence hayatında bu Revüler büyük bir yer tutar.
Fotoğrafçımızla beraber biz de sizler için bir gecemizi bu caddenin muhtelif eğlence köşelerinde geçirdik. Güzel ve nezihrövüler takdim eden, bir Avrupalıyı bile alâkadar edecek enteresan numaralar yapan barların yanımda zevkimizi tırmalayan biçimsiz sahnelere de şahit olduk. Burası, zorla gülmek ve eğlenmek ihtiyacında olan insanların bir araya geldikleri büyük bir mahalleden başka bir yer değildir.
İşte 1944 Beyoğlusu!
Yazan: Kadri Kayabal (1944)