ALÇI PENCERELER

0
1545
Scanned by Scan2Net

Avrupa’da renk renk camlardan müteşekkil pencere tezyinatında par çaları birbirine yapıştırmak için kurşun kullanılmaktadır. Bu usuldeki “vitray” sanatını Fransa’da tahsil ederek memleketimizde bu işin mütahassısı bulunan ressam Mazhar Nazım Besmor yukarıda gördüğünüz geniş pencere tezyinatını burada yapmış ve bize hediye etmiştir. Saray burnunda bir kalyonu gösteren ve birçok renklerin ahengi ile husule gelen bu güzel eser Yedigün matbaasının müdüriyet odasını süslemektedir.

Scanned by Scan2Net

SÜLEYMANİYE etrafında tuhaf bir tecelli var. Zekâya, akla hitap İdeden orta oyununu, bu millî temaşamızı “Süleymaniye bimarhanesi” nde delilere oynanan bir oyun olarak kabul edenler hâlâ içimizde mevcut. En ayık bir insanın bile güç bulacağı renk ahengini yaratan ve insan elinden çıkan sanat eserlerinin en incelerinden biri olan Süleymaniye camii alçı pencerelerini yapan İbrahim ustayı da “Sarhoş” lâkabiyle ananlar var. Ne yazık!

Alçı pencereler hakkında yanlış bir kanaat da bunların dinî mebaniye has olduklarıdır. Hâlbuki hiç de öyle değildir. Alçı pencereler esasen iki türlüdür. Biri üzerinde muhtelif dinî yazılar olan ve ekseriyetle camilerde rasgelinen şekilde yapılmış bulunanlar, diğeri de sarayların, köşklerin, hattâ evlerin üst pencerelerine konmak üzere, diğerlerinden tamamıyla ayrı olan şekillerle hazırlananlar.

Scanned by Scan2Net

Bu ikinci çeşit ise günden güne azalmakta olduğundan ekseriyetimizin alçı pencereleri camilere has addetmelerinin sebebini izah kolaydır.

Süleymaniye camisinin emsalsiz alçı pencerelerini yapan sanatkâr İbrahim hakkında ise, maatteessüf, hiç bir malûmat yoktur.

Hele sarhoş lâkabının ne suretle verildiğini kimse bilmez. Nitekim bu alçı pencerelerin nasıl, yapıldığıda bir çoklarımızca malûm değildir. Ben vaktiyle merak etmiş, son tamirinde Mesihpaşa camisinin alçı camlarını yapan ustaların sâyini yakından takip ederek birkaç resim aldırmıştım. Edindiğim malûmatı karilerime bildirmekten büyük bir haz duyuyorum.

Yalnız tafsilâtına girişmeden eski alçı pencerelerde kullanılan renkli camların da Türk sanatının ve Türk zevkinin mahsulü olduğunu ilâve edeyim.

Scanned by Scan2Net

Renkli camın icadı filhakika çok eskidir. Fakat Türk ustaları tarafından, tahta kalıplar içinde, yapılan eski camların renkleri kadar lâtif ve ahenktar olanı yoktur. Bu da camcılıkta bile Türk ustalarının ne büyük kudret gösterdiklerini kolayca ispat eder. Bizim camlarımızın o kadar cazip renkleri vardır ki, insan onlara bakınca, şeffaf mozayıklar seyrediyormuş gibi gaşyolur.

Garpta da renkli camdan bu tarzda istifadeler edilir. Fakat garpta alçı yerine kurşun kullanıldığından pencereler çok düz görünür. Bizimkiler gibi ruh okşayıcı değillerdir.

Alçı pencereleri yapmak için üç maddeden istifade edilir: tahta bir çerçeve, renkli cam ve alçı.

İlk iş camı yapılacak pencerenin ebadım ölçmek, kalıbını almak ve ona göre olması lâzım gelen tahta çerçeveyi hazırlamaktır. Sonra, üstünde işlemek üzere, yine tahtadan büyük ve düzgün bir satıh hazırlanır, bunun üzerine evvelce hazırlanan çerçeve konulur. Ortadaki boşluğa yapılacak şekil silkilir.

Sıra renkli camları düzgün olarak kesmeye gelmiştir. Konulacak yerlerin biçimine göre ve biraz daha büyük olmak üzere bunlar da kesilip hazırlandıktan sonra asıl ameliye başlar.

Hamur haline getirilmiş çamur, tahta zeminin üzerine ve silkilmiş şekle göre, cam gelecek yerlere kabartma olarak döşenir. Renkli camlar bu çamurun üstüne sıralanır. Bunu müteakip çamur ameliyesi aynen tekrar edilir. Bu suretle alçı dökülecek kalıp kâmilen hazırlanmış olur.

Çamur aralıklarına sulu alçı dökülür. Alçı donduktan sonra her iki taraftaki çamurlar çıkarılınca, verilmek istenilen şekli almış olan alçı pencere meydana çıkar.

Pencereyi yerine koymadan yapılacak bir iş daha vardır. O da alçı kayıtların çapaklarını temizlemek ve pencerenin yüksekliğine göre o kayıtlara icap eden meyli vermektir. Böyle yapılmazsa, aşağıdan bakıldığına göre, alçılar pek çirkin görünür. Alçı pencere çok ince işlenilmek istenirse zemin kâmilen alçı olarak hazırlanır ve burada resimlerin birinde görüldüğü veçhile yapılacak şekil bilâahare bu satıh üzerine silkilir ve ayni suretle oyulur.

Scanned by Scan2Net

Alçı pencerelerin nasıl yapıldığını hulâsa eden bu kuru izahatı okuduktan sonra onların bütün güzelliklerini sezmek, anlamak için bir gün öğleye doğru Süleymaniye’ye gidip güneşin intikâsları ile parlayan bu camları bir daha görünüz. Eminim bir daha hayran olur ve benim gibi Evliya Çelebinin İbrahim ustayı Sarhoş lâkabile nasıl yad ettiğine şaşar kalırsınız. Ben bunun sebebini tahmin etmiş gibiyim. Kulağınıza söyleyeyim. Evliya Çelebi İbrahim ustaya bu lâkabı vermekten çekinmemiştir. Meşhur sözdür: İnsan herkesi kendi gibi bilir.

Selim Nüzhet Gerçek

Paylaş

CEVAP VER