- ALEVLERİN GÖTÜRDÜĞÜ AŞK
Genç Baron Wilhelm “Peter Fonda” ve Kontes Frederica “Jane Fonda” çok eski iki ailenin en son fertleridir. Ve bu aileler öteden beri birbirine düşmandırlar.
Wilhelm’in tek bir tutkusu vardır. O da atlarıdır. Frederica ise hayaller, fanteziler içinde yaşamaya alışkın bir kızdır.
İki genç bir gün tesadüfen karşılaşırlar. Frederica Wilhelm’in aklını çelmeğe çalışır ama genç adam ona mukavemet eder. Bunun üzerine büyük bir öfkeye kapılan Frederica Wilhelm’in ahırını ateşe verir. Atlarını kurtarmaya çalışırken Wilhelm alevlerin içinde yanar ve can verir.
Yangından bir tek at kurtulur. Bu at da garip ve vahşi bir attır. Frederica hayvanı ehlileştirmeye, kendine alıştırmaya çalışır ama at her seferinde direnmekte ve Frederica’ya karşı koymaktadır…
Bir gün Frederica gene bu ata biner. Hayvan korkunç bir süratle Frederica’yı meçhul bir yere doğru götürmektedir. Nihayet iki dağ arasında bir derenin bulunduğu yere gelirler. Burada bir yangın vardır ve başka bir tarafa da gitmenin imkânı yoktur. At süvarisiyle birlikte alevlerin içine dalar ve Frederica da tıpkı Wilhelm gibi alevlerin arasında can verir.
Reji: ROGER VADİM
***
- ŞEYTANIN ALDIĞI KAFA
Toby (Terence Stamp) adındaki İngiliz büyük bir aktördür. Ama kendini içkiye vermiştir. Yaptığı mukavele gereğince bir gün bir kovboy filminde başrolü oynamak üzere İtalya’ya gelir. Bu filmdeki rolü bir tek şey için kabul etmiştir: Prodüktörler ona bir Maserati vermeye söz vermişlerdir. Çünkü Toby yarış otomobillerine ve özellikle Maseratilere çok düşkündür.
Havaalanında bir top Toby’nin ayaklarına doğru yuvarlanır. Toby topu alarak kendi tarafına doğru koşmakta olan küçük kıza verir. Küçük kız o kadar garip bir gülümseme ile ona teşekkür eder ki Toby’nin içi bir tuhaf olur.
Daha sonra prodüktörler araba ile gelip onu alırlar. Toby yoksa bir hayale mi kaptırmıştır kendisini. Gözlerinin önünde bir topun peşinden koşmakta olan bir küçük kız hayali dolaşır.
Ödüllerin dağıtılma töreninde Maserati’yi Toby’ye verirler. Toby direksiyona geçer. Artık Toby uzaklara… Çok uzaklara… Kimselerin kendisini göremeyeceği ve bulamayacağı bir yerlere gitmek istemektedir.
Yolda, çökmekte olan bir köprüye yaklaşırken işçilerden bazıları onu durdurmaya çalışırlar.
Toby: “Eğer buradan atlayamazsam Şeytan alsın kafamı” diye geçirir içinden. Araba ileriye atılır. Köprünün öbür tarafına geçer… Ve Toby içerdedir. Ama boynunun üstünde kafası yoktur… Başsız kalan vücudu sadece otomobilin içindedir… Ve biraz ötede. Çimenlerin üstünde… Güzel saçlı küçük bir kız… Toby’nin kafası ile bir kauçuk top gibi oynamaktadır.
Reji: FEDERİCO FELLİNİ
***
- İKİ RUHLU ADAM
On dokuzuncu yüzyılda İtalya’nın Kuzey bölgesi Avusturya kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bu sırada genç bir subay kiliseye koşar. Rahibi yakalayarak günahlarını itiraf etmek istediğini söyler. Genç subay bir adam öldürmüştür. Ve bu adam kendisinin öteki yarısıdır. Kısacası kendi tabiatının iyi yönünü öldürmüştür…
Kendisi sonradan Avusturya vatandaşlığına giren bir İngiliz’in oğludur. Çocukluğunda ve daha sonra okulda iken ele avuca sığmaz bir çocuktur. O sıralarda bir sürü zalimce hareketlerde bulunmuştur… Ama daima ikinci William “Alain Delon” yani öbür kişiliği araya girmiştir…
Bir gün kumar oynarken William karşısındaki Giuseppina “Brigitte Bardot” adındaki güzel kadını tahkir eder. Aslında William kumarda hile yapmış ve bunu da benzeri olan ikinci William görerek müdahalede bulunmuştur. Bunun üzerine büyük bir öfkeye kapılan William kamasını çekerek benzerini öldürür. Böylece William vicdan azabından kurtulduğunu sanmaktadır. Ama birinin ölümü ötekini de ölüme sürükler.
Evet, bütün bunları anlattıktan sonra, William Wilson kilisenin kule sinden kendisini boşluğa fırlatır atar…
REJİ: LOUİS MALLE