Yalnız teknik bakımından değil, ‘ “hazırlanış” bakımından da “tiyatro” ile “sinema”nın ayrı şeyler olduğu muhakkak. Bir piyes “Prova” edilmeden okunur, artistler rollerini yazarlar ve oynayacak insanlar, ne oynadıklarını bilirler ve bilerek hazırlar ve hazırlanırlar.
Halbuki filmlerde, böyle bir şey yoktur. Rolü olan artistler, ancak kendi rollerini bilirler, “Mevzu” hakkında, hiç bir şey bilmezler.
Bu, böyle olunca, bir filmin hazırlanışına “kısmen” şahit o lan bir insanın da, tekmil mevzuu bilmesine imkân var mıdır?

Bir kaç sahnesini gördüğüm “Kahveci güzeli” nin mevzuunu sorarak anlamış oldum. Zaten, filmler, bir “anlatmak” işi de değildir. Çünkü, mizansenlerin değişikliği, mevzu kadar karışıktır ve onun kadar rol oynuyor.
Yolumun üzeri sayılır. Sabahları, Tepebaşı tiyatrosuna uğrar, eski arkadaşım Ertuğrul Muhsini görürüm. O, işinin çokluğu arasında, benim gevezeliğimi hoş görecek kadar nezaket gösterir.
Dün sabah yine uğradım. “Kahveci güzeli” filmi için konuşmak istedim. Masadaki yerini bana terk etti; yaprak sigarası ağzında, gülümsedi:
—Binbir gece masallarım bilmiyor musun? dedi. Binbir gece masallarındaki Kahveci Güzeli..
Binbir geceye güç sığdırılan masalı bir anda hatırlayamadım doğrusu.

Muhsin anlattı:
—Canım, dedi. Nasıl bilmezsin! Çocukluğumuzda, masal diye dinledik. Sonra, kitap olarak okuduk. “Ağlıyan narla gülen ayva”, “Billûr köşk”, “Kahveci Güzeli”.. Hepsi bilinen şeyler.
Not etmeğe başladığımı görünce, rengi değişti:
—Senin fikrin fasit! Anlaşıldı.

Elindeki sahne plânlarım gösteren senarist Necdete döndü:
— Sen, anlat, dedi.
Tereddütle yüzüne baktığımı görünce:
—Hayır… Hayır… O, benden daha iyi bilir.
Bu film işleri de ne kadar girintili çıkıntılı imiş! Nihayet, günün birinde aklım erecek ama ömrüm vefa edecek mi, bilmiyorum!
Masala gelelim:
Hak âşığı Kahveci Güzeli Tekin, kardeşi Keloğlanla diyar diyar gezerlerken, İstanbul’a geliyor; bir akşam, köhne bir kahveye düşüyorlar, içerisi örümcek bağlamış, pis bir kahve. Tekinle Keloğlan, kahveciden iş istiyorlar, kahveci, onları, misafir olarak kabul ediyor.
Gece yarısı, kahveye üç derviş geliyor, kahve, nargile ısmarlıyorlar. Soyulmak tehlikesini de düşünüyorlar, yalnız, Tekinle, Keloğlanı özü sözü doğru görüyor, onlara açılıyor ve “Sır” tevdi ediyorlar.

Bu “Tevdi edilen sır” dan sonra, kahvenin “Kahve, şeker kutuları” doluyor. Kahve, zenginleşiyor ve Tekin, “Kahveci Güzeli” olarak nam alıyor.
Çin, Hint ve Kafdağı prensesleri, rüyalarında “Kahveci Güzeli” ne âşık olmuşlardır. Ona, malik olabilmek için, vezirlerini “Tebdili kıyafetle” İstanbul’a gönderiyor, lâkin, hiç biri, muvaffak olamıyor.
Nihayet, prensesler, kendileri tebdili kıyafet ederek İstanbul’a geliyorlar ve hep, bir hile ile Kahveci Güzeli ile evlenmek istiyorlarsa da hileleri meydana çıkıyor ve onlar da muvaffak olamıyorlar.
Bu oyunlar, oynana dursun, Kahveci Güzeli, bir çoban kızı ile tanışıyor ve onunla evleniyor.
Gel gelelim, Çin padişahı; Hint, Kafdağı padişahlarını, prensesleri ve vezirleri Çine davet ediyor, meclis kuruluyor.
Çin veziri, (Alicengiz oyunu) marifetile, çoban kızını evinden çalıp kaçırıyor. Kahveci Güzeli ile kardeşi Keloğlan, bu hâdiseyi de yine (Alicengiz oyunu) marifetile anlıyor, Çin yolunu tutuyorlar ve saraydan çoban kızını alıp kaçırıyorlar.
Filmin bir kısmı stüdyoda çekilmiş, en mühim, Pitoresk kısımları da Maltepede Başıbüyük teki Süreyya paşa çiftliğinde alınmıştır. Filmin, bilhassa bu kısımları, ‘Avrupa filmlerine rekabet edebilecek bir nefasettedir.

Kahveci rolünde, Büyük Behzat, Keloğlanda Hazım, Kahveci Güzeli’nde Münir Nurettin, Çin padişahında Zihni, Çin Vezirinde Talât, Hint padişahında Hâdi, Hint vezirinde Cahit, Çin prensesinde Nevin Sual, çoban kızında Nezihe Becerikli, Hint prensesinde Vedia, Kafdağı prensesinde Sabahat, rollerinin kuvvetleri nisbetinde muvaffak olmuşlardır.
“Kahveci Güzeli” filmi, yerli filmlerin en muvaffaklarından biri olacaktır, sanıyorum. Mevzu, orijinaldir ve onu (yabancı filmlerden ayıran hususiyeti “Bin bir gece masalları” nın, “Binbir gece masalları” bütün inceliklerile bilinen bir muhitte çekilmiş olmasıdır. Yabancı filmlerde, şarka ait mevzular, bilhassa masallar, dekorların zenginliğine, mizansenlerin harikuladeliğine rağmen, gülünç ve sahtedir.
“Kahveci Güzeli”nde, yabancı filmlerin ihtişamını bulmamıza imkân yoktur: Fakat, onlardaki gülünçlüğü görmiyeceğimize eminim.