Resimde bir erkek gibi atına binmiş olan Kraliçe Elizabeth kahraman ordusunun önünde zaptettikleri bir şehrin kapılarında görülüyor.
İngiltere tahtında senelerce hüküm süren kraliçe Elizabeth, erkek hususiyetleri taşıyan bir kadın olabilir mi? yoksa hakiki prensesin ölümünü babasına söyleyemeyen hizmetçilerin bulup prenses diye krala yutturdukları bir erkek miydi?
Nakleden: EMREHAN
Kraliçe Elizabeth, İngiliz tarihinin en büyük hükümdarlarından biridir. 1558 senesinde, yirmi beş yaşlarındayken tahta çıktı. Kraliçenin zamanında, Britanya İmparatorluğu sahalarını genişleterek büyüdü. Dünyanın en kuvvetli devletlerinden biri haline geldi.
Kraliçe Elizabeth, İngiliz tahtına çıkmış bütün hükümdarların en muvaffak olmuşlarından biriydi. Fakat hakikatte, kraliçenin, ömrünce büyük bir huzursuzluk içinde yaşadığı söylenir. Tahta çıktığı tarihten itibaren kraliçenin cinsiyeti hakkında birçok dedikodu yapılmış, fakat bu esrar bir türlü çözülememiştir. Acaba kraliçe hakikaten kadın mıydı? Yoksa hakikati ölünceye kadar saklayan bir erkek miydi?
Aşağıda okuyacağınız vakalar kraliçenin erkek olduğunu gösteren birer delildir:
Kraliçe Elizabeth, doktorlara muayene olmayı, her zaman, şiddetle reddederdi. Bir kere, ölecek kadar, hastalandı. Fakat doktorların odasına girmesine dahi müsaade etmemişti.
Takma saçlarını daima kendisi seçerdi. En aşağı, seksene yakın perukası vardı.
Hayatı boyunca inandığı ve itimat ettiği sadece iki kişi idi: Sarayın idaresine bakan Ashley ve Thomas Parry. Elizabeth, onlara birçok hediyeler ve payeler verdi. Onların ölümü ile kraliçe, iyice yalnız ve arkadaş sız kaldı.
Evlenmeği katiyen istemiyordu. Bir kere, kendisine talip olan yakışıklı birine yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Hiçbir zaman evlenmeme imkân yok. Bu yalnız senin için değil. Herkes için aynıdır.”
Bütün tarihçiler, kraliçenin, kadın gibi giyinmesine rağmen; erkek karakterini taşıyan sert hatlı bir yüzü, erkekvari düşünce ve hareketleri olduğunu söylüyorlardı.
Sarayın birçok tanınmış ve sözüne inanılır kimselerinin, mektup ve notları, kraliçenin erkek olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. 1549 senesinde. Prenses Elizabeth cm beş yaşındaydı. O sıralar Sör Robert Thyrwhitt, saray muhafızı Somerset’e bir mektup göndererek Prensesten bahsediyordu: “Ashley ile Thomas Peary Prensesin durumunu ölünceye kadar bir sur gibi saklamaya karar vermişler galiba… Konuşturabilene aşkolsun!..”
Daha sonra 1559 Eylülünde Kont dö Feria yazıyor:
“Eğer adamlarım yalan söylemiyorlarsa; (ben yalan söyleyecekleri aklıma bile getirmem), Kraliçe Elizabeth, çocuk doğuramayacak anormal bir vücut yapısında imiş. Senin bu hususta bir malûmatın var mı? Pek merak ediyorum biliyorsan bana yaz!”
Meşhur tarihçi Frank Mumby “Kraliçe Elizabeth’in genç kızlığı” diye yazdığı yazılarında: “Kraliçenin çocukluğundaki uşakları; Thomas Parry ve Ashley’Ie sıkı fıkı dost olduğu, 1565 Eylülünde Mrs. Ashley öldüğü zaman başında üzgün bekleyişi ve günlerce matem tutuşu etrafta şüphe uyandırmış, kraliçenin mühim bir sırrı sakladığına kanaat getirilmişti.”
Bütün bu esrarı çözebilmek için; 1543 senesine doğru geriye dönmek ve kraliçenin dokuz yaşında Prenses olduğu devirleri hatırlamak lâzımdır. O yıllarda Veba salgını Londra’yı kasıp kavuruyordu. Küçük prenses, babası Kral Henry VI’I. ile beraber Londra’daki bir şatoda yaşıyordu. Kendisi zayıf yapılı, sinirli, hastalıklı bir çocuktu. Kral çocuğun, etraftaki salgın afete tutulacağından korkuyordu. Bunun için küçük kızını, bir müddet, başka memlekete göndererek biraz sıhhat kazanmasını istiyordu.
Bunun üzerine, Cotswold Hills’deki Bisley Malikânesine gidilmesine karar verildi. Mrs. Ashley ile Thomas Parry de mürebbiye ve hizmetkâr olarak Prensese refakat edeceklerdi.
Bisley’deki malikâne halen mevcuttur. İsteyenler bugün, küçük Prensesin oynadığı bahçeyi, içinde yaşadığı odaları gezebiliyorlar. Mrs. Ashley ve Thomas Parry’nin bütün ihtimam ve dikkatine rağmen Elizabeth hastalanmıştı.
Vakanın buruya kadar olan kısmı bir hakikattir. Fakat bundan sonraki kısmıBisley halkının ağızdan ağıza dağılarak bugüne kadar getirdiği enteresan bir hikâyedir. Halahalk arasında anlatılan vaka şöyledir.
Kral Henry’nin, harpler ve saraydaki gözdeleriyle meşgul olmaktan kızını düşünmeğe vakti olmuyordu. Kızını tam bir sene sonra hatırlayıp ziyaret etmek istedi.
Mrs. Ashley ve Thomas Parry Kralın geleceğini duyunca heyecana düştüler.Zira Prenses Elizabeth oldukça hastaydı. Evi düzeltip, kral için büyük bir salon hazırladılar. Hastayı da mümkün mertebe iyileştirmek için gayret sarf ettiler. Kral hakikatte pek anlayışlı ve titiz, bir adam değildi. Uzun bir yolculuktan sonra, rahat bir yer bulup memnun edilirse, hiçbir şeyin farkına varmazdı. Zaten bu seyahati, yeni evlendiği dördüncü karısı ile bir balayı mahiyetini taşıyordu. Etrafı girecek hali yoktu.
O günler Prenses biraz iyilik emareleri gösterdi ise de, ertesi gün birdenbire fenalaştı. Ateşi yükseldi. Baygınlıklar geçirmeğe başladı. Heyecan ve korku içinde olan zavallı Ashley, Thomas Parry’yi odaya çağırdı. O sırada Prenses Elizabeth can çekişiyordu.
Ashley korkuyla karışık bir sesle:
-“Eyvah! Ne yapacağız! Zavallı küçük Elizabeth öldü.Öldü. İşte” diyebildi.
Thomas Parry:
-“Elimizden bir şey gelmez.. Olan oldu. Biz ne yapacağız şimdi? Kral bizi sağ bırakmaz. Üç saat sonra buraya yetişecekler. Kızını doktorsuz, bakılmamış bir vaziyette görürse; mahvolduğumuz gündür. Derhal kafamızı kestirir. Ah! Acaba ne yapsak? Deli olacağım hiçbir şey düşünemiyorum..”
İki zavallı, sarayın emekli hizmetkârı buna bir çare bulmağa çalışıyorlardı. Nihayet Kralın kızını sağ zannetmesi lazımgeldiğine karar verdiler kraldan ölümü saklamak için bir plân kurdular. Yakınlarındaki küçük bir evde, annesi babası ölmüş Neville adında yetim bir erkek çocuğu vardı. Çocuk Elizabeth’in yaşında olduğu gibi vücutça da Elizabeth kadar ufak tefekti. Elizabeth’ in elbiselerini giydirip, saçlarını da kız gibi tararlarsa, kral onun kızı olup olmadığının farkına varamazdı.
Zaten Elizabeth’i bir buçuk senedir görmemişti. Kendi çocuğuna benzemediğini farkederse muhakkak surette büyüdüğü için değişmiş olduğuna hükmedecekti.
Thomas Parry “Neville” i almağa gittiği sırada, zavallı Ashley korku içinde, Elizabeth’in cesedini taş bir sandıkla bahçeye saklamaya çalışıyordu.
Küçük “Neville” e, nasıl hareket edeceğini öğrettiler. “Eğer prenses Elizabeth olmadığını belli edersen kral seni öldürür” diye korkuttular on yaşındaki küçük çocuk; birçok defa kralın zalim olduğunu duymuş olduğundan rolünü iyi becermeğe çalıştı. Hakikatte zeki ve anlayışlı bir çocuktu.
Kral, bütün bu dalaverelerden habersiz olarak, memnun vaziyette Londra’ya döndü. Kendi kendine “Elizabeth’i dışarıya gönderdiğime iyi yapmışım. Londra’da iken hiçbir vakit bukadar sıhhatli olamamıştı. Soluk yüzü ve sinirli hail geçmiş, Elizabeth bambaşka sıhhatli bir insan olmuş” dedi.
Mrs. Ashley ve Thomas Parry, hakikati kraldan ve herkestenebediyen saklamağa mecbur kaldılar. Kral çocuğu çok sıhhatli görmüş olduğundan, artık hastalandığı veya öldüğünü söylemek imkânı da yoktu. Olsa bile, cenaze merasimi için bir ceset bulmak lâzımdı. Elizabeth’inbahçeden çıkarılan cesedi pek berbat bir hal almıştı. Sonra böyle şeylerin kralın şüphesini büsbütün çekeceği muhakkaktı. Yapılabilecek yegâne şey; ömürleri boyunca, yalanlarına sadık olarak yaşamaktı. Neville, Bisley’deki malikânede bir prenses gibi yetiştirdi çekti. Ashley ve Thomas, her an kralın yeni karısından bir oğlu doğarak, tahta çıkmasını, böylece başlarına gelen bu belâdan, kurtulmaları için dua ediyorlardı.
Bisley halkının bildiği hikâye burada bitiyor. Bundan sonraki vakalar gösteriyor ki; Kral Hanry VIII.nin oğlu doğmamıştır ve böylece Elizabeth tahta çıkmıştır. Fakat maalesef ki tahta çıkan Elizaheth’in kadın veya erkek olduğu kati olarak bilinmediği gibi. Bisley halkının dilden dile geçerek bahsettiği hikâyenin doğru olup olmadığı da bilinmemektedir. Bilinen yegâne şey; kadın veya erkek olsun, Elizabeth İngiliz tarihinde eşine az tesadüf edilen nadir büyük hükümdar ve idarecilerinden biridir. Senelerce imparatorluğu refah ve adalet içinde idare itmişti.
Yalnız son devirlerdeki bazı vakalar, Kraliçenin dedikodu halini almış olan cinsiyet esrarını kısmen ortadan kaldırmışgibidir:
On dokuzuncu asrın sonlarına doğru; Londra’nın haricindeki bir sarayın bahçesinden, içinde çok güzel bir kıyafet giymiş, küçük bir kızın iskeleti bulunan taş bir sandık çıkarılmıştır. Eğer bu hakikaten talihsiz prenses Elizabeth’in cesedi ise; Kraliçe Elizabeth diye bahsedilen şahıs, bütün dünya tarihinde kraliçe olan yegâne erkektir. Birçok tarihçi, Kraliçe Elizabeth’in hakiki bir erkek olduğunda katiyetle hemfikirdir. Ne demeli, şu dünyada olmayan şey yok!