Siyah bir eldiven takmıştı, sağ eline. Sol eli ise eldivensizdi. Yine sağ omuzunda, acayip bir kafa, pis pis sırıtıyordu. Bir ara eldivenli eli ile göğsünü tuttu, sıktı. Ardın dan “Ne yapıyorsun Mephisto, dedi, canımı acıtıyorsun, bak yabancılar var!” Şaşkınlıkla döndüm, baktım etrafıma, bizden başkası yok. Herhalde yanlış anladım, diye düşünürken,
-Ne o dedi şaşırdınız değil mi? Mephisto ile konuşuyordum da, ara sıra böyle biçimsiz şakalar yapar.
-Ama dedim siz eldivenli elinizle göğsünüzü sıktınız sonra da Mephisto mudur nedir, ona kızdınız.
-Hayıııır, o benim elim değil, Mephistonun eli. İşte şu omuzumdaki Mephisto adlı şeytanın eli.
-Bakın, demek istiyorum ki,
-Efendim itiraz istemem bu el Mephistonun. Tamam, mı lütfen daha fazla ısrar etmeyin.
Sustum, belli biraz daha bir şeyler soracak olsam, herhalde hatırlı cinsinden bir dayak yiyeceğiz veya aklımı kaçıracağım. Kalktı yerinden, kenarda, duran yatağın üzerine oturdu. Önce, sırtındaki şeytanla bir şeyler konuştu, sonra da,
-Mephisto ile konuştum, size bir gösteri yapacağız. Öyle, herkesin önünde sevişmeyiz ama nedense Mephisto sizi sevmiş! Sağ eli (Yani şeytanın eli) genç kadını omuzundaki, ince tülü sıyırdı, yere düşürüverdi. Sonra, ahenkli bir şekilde dolaştı. Göğüslerinin üzerinde, bir de baktım ki, sütyeni de düşüvermiş. Kadın kıvranıyor, şeytanın eli, vücudunda dolaşıyor, usul, usul. Delirecek, uzanıyor, yatağa çeviriyor başını, omuzundaki şeytana yapıştırıyor, dudaklarını. Mephistonun eli de hiç rahat durmuyor, “Yapma Mephisto, yapma” sesleri arasında karanlığa gömülü veriyoruz.
EN TEHLİKESİZ VARLIK…
Biraz önce, üzerinden sıyrılanlar, yine eski yerinde geliyor, oturuyor yanıma.
-Nasıl diyor beğendiniz mi? Şimdi aceleye geldi, oysa birde ateşli anlarımızı görseniz.
Genç kadının ışıklarını idare eden adam yaklaşıyor yanıma, kulağıma eğilip, diyor ki:
-Aman dikkat edin, bu kadın manyaktır. Gördünüz ya, kendi kendini soyduğu halde, şeytan soyuyor diye yutturuyor. Bana kalırsa, bunda bir sapıklık var. Ne yaparsınız, herkes bir çeşit sapıtır bu da bu türlü, sapıtmış…
Kadın, pis pis bakıyor, biraz da sinirli bakışları, adam çekiliyor yana, kadın anlatıyor:
-Bu numaram, çok tehlikesiz. Düşünün ki, ayni şeyi canlı bir modelle yani, şeytan kılığına girmiş bir erkekle yapsam, çok tehlikeli olur. Mephistonun, gördüğünüz gibi sadece bir kafası var, bir de sağ elimi ona verdim. Beni seviyor okşuyor, ama ne de olsa ileri gidemez çünkü el benim. Kısaca, o bana çok şey veriyor, ben ise ona hiç bir şey vermiyorum. İşte, en hoşuma giden tarafı da bu ya…. Sağ elindeki eldiveni çıkarıp atıyor, masanın üzerine sonra devam ediyor konuşmağa,
-Bana göre erkeklerin hepsi şeytandır. Biz kadınlar ise birer melek. Eğer o şeytanların pençesine bir düşerseniz, kurtulamazsınız. Anlayacağınız, dünya üzerindeki en tehlikeli varlıklar erkeklerdir. Ben Mephistoyu yaratmakla, en doğru yolu seçtim. Tehlikesiz bir erkek. Ne güzel şey evet tehlikesiz bir erkek
Bakışlarını ilerde, bir noktaya dikip kalıyor, uzun süre düşünüyorum genç kadının Mephistosu, Haremağalarından sonra, yeryüzündeki ikinci tehlikesiz erkek oluyor!…
KENDİ BULUŞU
Genç kadının adı Leila, aslında Leyla ama o enteresan olsun diye veya kolay geldiği için öyle deyivermiş. Babası Kürt, annesi ise Fransız’mış. İşte, bu yüzden tipi, bizlere daha yakın. Baba tarafından uzun, adaleli vücudunu, anne tarafından ise Fransızlara has o ateşli kadın tipini almış… 19 yaşındaki Leila, bundan birkaç yıl öncesi Paris’te sahneye çıkmış. Bir yıl önce de striptease yapmaya başlamış. Numarası kendi buluşuymuş.
-Sahnede kaldığım müddetçe diyor, Mephisto da yaşayacak. Ben ölürsem, o da ölecek. Bugünkü şöhretimi ona borçluyum, bu yüzden böyle birini öldürmek, canilik olur.
Leila, birden tedirginleşiyor yerinde duramıyor. Başını çevirip omuzundaki, şeytana bir şeyler fısıldıyor. Hayretle bakıyorum, bu defa da neler söyleyecek diye, tekrar dönüyor benden yana.
-Şey diyor, çok afedersiniz, bizim Mephistonun işi varmış da gitmek istiyor.
Benden önce foto arkadaşım patlıyor,
-Bu kadar da olmaz be kardeşim, şuna benim işim var desene. Tutturmuş bir Mephistodur, gidiyor. Kadının önce eldivenli elini, yani Mephistosunun, elini, sonra da sol, kendi elini sıkıyoruz. Ayrılırken, bende arkadaşımda ellerimize bakıyoruz acaba ikisi de bize mi ait diye.
(1966 siz)