Kontrol karakolundaki büyük salonda, geniş bir radar bandı üzerinde, yolda bulunan bütün tayyareleri göz hapsinde tutmak mümkündür. Bu tayyarelerden biri arıza yaptığı takdirde onun nereye inmek mecburiyetinde kaldığı da saniyesi saniyesine derhal tespit olunacaktır.
Stratosfer yolunun işleyiş tarzı, bu sayfanın üst kısmındaki şematik resimde belirtildiği gibi olacaktır. New York ve Lizbon semalarında kontrol helikopterleri uçacak; ayrıca Atlas denizi üzerinde de iki muazzam dev helikopter, seyyar kontrol istasyonu vazifesini göreceklerdir.
Her medeniyetin yolları olagelmiştir: Eski Roma yolları; Osmanlı imparatorlarıma sefer ve kervan yolları; Napolyon’un harp yollan ve nihayet yirminci asrın meşhur otostradları…
Fakat yine yirminci yılın ikinci yarısında, yeryüzü münakalesini temin edecek olan yolların yavaş yavaş göğe çekileceği, hatta dünyamızın gözle görülen göğünden daha yukarılara, stratosfere çıkacağı belirmektedir. Daha şimdiden, tayyarelerimiz iptidaî değilse bile tehlikeli sayıldıkları şu sıralarda, gökten yolcu naklediyoruz. Marşandiz tayyareleri de çalışmaya başlamış bulunuyorlar. Yaşadığımız yıllarda, tayyarelerin de kâfi derecede hızlı olmadıklarından şikâyetler başlamıştır. Hem onların hızlarını arttırmak, hem de gidecekleri yerlere daha kestirmeden ve kısa yoldan ulaşmalarını temin etmek için, tayyare yollarını 3000 – 4000 metre yüksekliklere çıkarmak, şimdiden havacılığın yakın istikbaldeki plânı halinde ortaya konmuş bulunmaktadır.
3000-4000 metre yükseklerde uçacak seyyar kontrol helikopterleri, tayyarelerin düşüp kaybolma ihtimallerini sıfıra indireceklerdir. Bu kontrol karakolları resimde görüldüğü şekilde tasarlanıyor.
Yakın bir gelecekte dünya yüzünde ancak kısa mesafeler için kara nakil vasıtaları kullanmak bahis mevzuu olacak, uzun mesafeler tamamen tayyarelere inhisar edecektir. Bu uzun mesafeleri de mümkün mertebe kısa bir zamanda aşılır bir hale getirmek için, yükseldikçe kesafeti azalan havada işleyebilen motörler, daha şimdiden yapılmış bulunmaktadır. Avcı uçaklarının ve ağır bombardıman uçaklarının yükseklerde uçmaları, halledilmiş meselelerdendir. Böyle uçaklarda insanların yaşayabilmelerini temin için, personele ve yolculara hususi oksijen âletleri takıldığı gibi, azalan hava tazyikinden müteessir olmamaları için, içlerinde dünya yüzündeki hava tazyikine göre ayarlanmış hava bulunan hususî ve dalgıç elbiselerine benzer elbiseler de giydiriliyor.
Stratosfer hava yollarının başka bir meselesini de, o gök mıntıkalarında emniyetle istikameti tayin etmek ve yol bulmak teşkil etmektedir. Bunu, şaşmaz bir hale getirmek ve emin bir uçuş yolu açmak için, işi sadece pilota bırakmamak, istikamet ve yol korunması meselesini otomatik bir hale getirmek düşünülüyor. Bunun için de ultra kısa dalgalardan, yani boyları santimetreyi geçmeyen dalgalardan faydalanmak düşünülüyor. Bu kadar kısa dalgalar, yeryüzü mânialarını aşamadıkları, hatta bulutlardan bile rahatsız oldukları için, hava yolunu, bulutların da yukarısına çıkarmak, bir mecburiyet halinde ortada durmaktadır. O zaman, belli başlı dünya istasyonlarının göklerinde devamlı bir surette uçan, tepeden pervaneli dev helikopterler yapılacaktır. Bu helikopterler, bir nevi stratosfer karakolu vazifesini görecek, hava yollarını devamlı bir kontrol altında tutacaklardır.
Büyük karakoldaki hangardan havalanacak küçük bir kurtarma helikopteri, derhal denize düşen yolca tayyaresinin imdadına koşacaktır.
Bu kontrolün işleyiş tarzı hak-kında verilen izahata göre, helikopter karakollar, muntazaman kısa dalga neşredecekler ve stratosfer yolunda uçan tayyareler de, hususi cihazlarla bu kısa dalgaları alıp, kendilerinden evvelki ve sonraki uçaklara vereceklerdir. Böylece stratosfere, sanki kısa dalgadan bir zincir gerilmiş olacak, kalkmış bulunan, yolda uçan, geride ve ileride olan tayyareler de bu kısa dalga zinciri üzerindeki inci dizisini teşkil edeceklerdir. Ayrıca uçuş yolu üzerindeki kontrol helikopterleri de, yolda bulunan uçakları sıkı bir surette kısa dalga hapsinde tutacaklardır.
Birkaç yıl sonra ufaktan başlayacağına muhakkak nazariyle bakılan yeni stratosfer nakliyatında, meselâ New York’tan kalkan bir tayyare, üç veya dört bin metreye yükseldikten sonra New York gök karakolunun kontrol sahasına girmiş olacak, Amerika kıt’asından 1000 kilometre kadar uzaklaşınca, Atlas Okyanusundaki bir numaralı seyyar karakola teslim edilecek, müteakip 2000 kilometrede iki numaralı seyyar karakol onu teslim alacak ve onun fezasını da geçince, tayyarenin kontrolü Lizbon hava istasyonu üzerinde uçan dev helikoptere devredilecektir.
Bu karakollarda vazife gören hava polisi, kalkan, yola çıkmış bulunan, kendi bölgelerine giren tayyarelerle beraber kendi bölgelerinden çıkmak üzere bulunan tayyareleri de devamlı bir surette ve otomatik olarak kontrol edeceklerdir.
Yoldaki tayyarelerin aynı zamanda birbirleriyle, yine kısa dalgalar vasıtasıyla irtibatta bulunmaları da hesaplanmıştır.
Böylece bu sistem sayesinde, dünyanın en ıssız sahalarında dahi, tayyare uçuşlarının yüzde yüz emniyet altına alınacağına, hiçbir tayyarenin izinin kaybedilmeyeceğine muhakkak nazariyle bakılıyor. Diğer taraftan, esasen stratosfer uçuşu için hazırlanmış olacak olan bu tayyareler, her bakımdan gayet sağlam ve dış tesirlerden mahfuz yapılacaklarından, herhangi bir düşme halinde de kolay kolay harap olmayacaklardır. Bu kadar büyük tayyarelerin kazaya uğramalarında hemen hiç insan kaybından korkulamayacağı, şimdiden tahmin edilmektedir.
Bir makine arızası veya diğer bir sebeple uçuşa devam edemeyerek, normal stratosfer yolundan ayrılmak mecburiyetinde kalacak olan tayyareler, meselâ daha Okyanusa düşmeden kontrol helikopterleri, kısa dalga zincirlerindeki boşluğun farkına varacaklar ve tayyarenin hangi istikamete doğru indiğini, elleriyle koymuşçasına bulup hemen peşinden seğirteceklerdir.
Zira kontrol karakollarındaki hususi bantlar üzerinde, radar tesisatı vasıtasıyla hangi tayyarelerin yolda ve nerede olduklarını saniyesi saniyesine takip etmek mümkündür. Bu tayyarelerden birisi, banttan yok oldu muydu, karakolda hemen alârm zilleri çalacak ve muazzam helikopterler içindeki hangarlardan yollanacak imdat helikopterleri düşen tayyarenin peşinden seğirtecektir.
Bu kadar hızla imdada koşuşun neticesini tahmin zor olmasa gerektir. Esasen stratosfer uçuşu için yapılmış olan yolcu uçağı, denizde batmayacağından, yolcuların hepsini sağ ve salim kurtarmak mümkün olacaktır. Karaya düşüşlerde kazayı önlemek için de daha şimdiden tayyarelerin altlarına, böyle kaza anlarında yerlerinden fırlayıverecek hususî yay tertibatı yapılması ve bu yayların, karaya düşen tayyarede şoku azaltmaları düşünülüyor.
Hâsılı hava yolculuğunu tamamıyla emin ve rasyonel bir hale getirerek dünya yüzünde nakliyatı seyrekleştirmek, önümüzdeki yıllarda tahakkuk etmesi çok muhtemel bir şeydir. Bilhassa tayyarelere atom enerjisi tatbik edilmesiyle, tayyare masraflarının gayet azaltılabileceği de hesaplandığına göre, stratosfer nakliyatının yakın bir zamanda tatbik edileceğine muhakkak gözüyle bakabiliriz.