Mart 1993… Özel radyolar yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış. “Herkesin bir DJ’i var” manşeti altında tanıdık yüzler görüyoruz. Mustafa Sandal ve Serdar Ortaç henüz “yaz aylarına damga” vurmaya başlamamış ama yakındır. Türk pop müziği kendini göstereli henüz 2 yıl olmuşken bu iki dj, havayı koklayabilecekleri en iyi yerde, mikrofon başındalar. Bir avantajları daha var; Gelişkin birer kayıt stüdyosu kadar olmasa da radyolarının prodüksiyon odaları yakaladıkları boşlukta demo yapmaya müsait. Şekeroğlan, Romina ve Beter yine buradan efsaneleşecek isimler arasında. Şekeroğlan ve Romina iki yıla kalmadan Radyo D’nin yıldızları olacak. Artık Radyo D yok gibi bir şey ama bu isimler eski dinleyicilerinin anılarında hala birer yıldız.
Bu sayfalara dönelim; Birden bire ortaya çıkan o özgürlük ve kendini ifade rüzgarı bir anda dikkatleri çekmişti. Tansu Çiller hükümeti döneminde, bu sayfaların basımından yaklaşık bir yıl sonra ulaştırma bakanlığı tüm özel radyolar için kapatma kararı almıştı. Tabi burada gördüğünüz arkadaşlar ve çok daha fazlası ateşi çoktan yakmıştı artık. Söndürmek mümkün değildi. Binlerce araç siyah kurdelelerle trafikteydi. Sadece iki ay sonra dinleyici radyolarına ve dj’lerine kavuşmuştu. Peki “Radyolar nasıl yasaklanır?” ya da “Araçlarda ne anteni?” diye soranlar varsa o da başka bir hikaye olsun.