Yazan: Haluk ŞEHSUVAROĞLU
Birinci sayımızda başlayan bu seride, Boğaziçi yalılarının umumi durumundan, Kıbrıslı Mehmet Paşa, Edib Efendi, Hekimbaşı, Mustafa Fazıl Paşa, Keçecizade Fuat Paşa, Recai Efendi, Yusuf Kâmil Paşa, Âli Paşa ve Hıdiv İsmail Paşa yalılarından bahsetmiştik. Bu yazımızda, Trabya’daki İngiliz Sefarethanesini tanıtıyoruz…
Rus Harbi esnasında II. Mahmut, İstanbul şehri dışına çıkmış ve “Sancak-ı Şerif”i alarak karargâhını Rami Çiftliğinde kurmuştu.
Padişah, harbin sonlarına doğru, 12 Mayıs 1892 tarihinde Ramiden Tarabya’ya nakletmişti. Sancak-ı Şerif büyük bir merasim ile Kalender Kasrına konulmuştu. II. Mahmut’ta evvelce bir Rum beyine ait iken hazineye geçen ve uzun zaman “Tarabya Kasrı” ismi ile anılan sarı boyalı, iki katlı, büyük ve geniş bir yalıda yerleşmişti. Mabeyin mensupları civar sahilhaneleri işgal etmişler, hassa kuvvetleri de muhtelif yerlerde çadırlara bölünmüşlerdi.
I.Mahmut, harbi Tarabya’dan takip ediyor, devlet işleri ile burada meşgul oluyordu. 1827 de İngiltere ile siyasi münasebetler kesilmiş, araya Yunan hâdiseleri girmişti. Rus Harbi başladıktan sonra, İngiltere tekrar Osmanlı İmparatorluğu nezdine bir Büyükelçi göndermişti.
Yeni Elçi Sir Robert Gordon Büyükdere Çayırında kurulan bir divanda evvelâ sadaret kaymakamı tarafından kabul olundu. Bir saat sonra II. Mahmud’un huzuruna çıktı. İtimat mektubunu ve getirdiği hediyeleri takdim etti. Bundan kısa bir müddet sonra, Padişahın silâhtarı Ayazağa’daki çiftliğinde de sefire bir ziyafet çekti.
I.Mahmut, Rus tehlikesinin arttığı günlerde payitahta dostluk ve iyi niyetlerle gelen İngiliz Büyükelçisine, 3 Temmuz 1829 günü karargâhında Hekimbaşı Abdülhak Mollanın muvakkaten işgalinde bulunan bir yalıyı hediye etti. Tarabya Burnunda bulunan ve arkası kayalık bir arazi olan bu yalı II. Bayezit vakfındandı. Hekimbaşı bu yalıdan Mahmut Paşa yalısı diye bahsetmektedir.
İngiliz Büyükelçisi Sir Robert Gordon kendisine hediye edilen bu yalıya o yaz taşındı ve ili Selimin ilk defa Fransız elçilerine verdiği bayrak kullanmak hakkından faydalanarak, bu bina üzerine İngiliz bayrağı çekti.
Sir Straford Canning 1842 tarihinde Büyükelçilik vazifesi ile tekrar İstanbul’a geldikten kısa bir müddet sonra, Galatasaray’daki sefaret binası yandı. Büyükelçi bu tarihlerde Büyükdere’de bir kira evinde oturdu. Beyoğlu’ndaki sefaret 1845 te yeniden inşa edilmiş olduğundan, sefir bu binaya nakletti.
Yaz mevsimlerini kâh Büyükdere’de, kâh Kandilli’de, yahut da Tarabya’daki yalı ve köşklerde geçiriyordu. Tarabya’da deniz kenarındaki bir kira evinden Canning kitabında şöyle bahsediyordu:
“Boğaz sahilinde dar bir rıhtım kenarında iki üst katı en alt katın üzerine taşmış, orta pencereleri çıkmalı ve kiremit döşeli taraftan maada, her yanı siyah renkte üç katlı, dört köşeli, ahşap bir ev tasavvur et. Odalar güzel ve ferah, evin arkasında arazi öyle birdenbire yükseliyor ki en üst katın penceresinden hemen bir tarasaya çıkılıyor ve bahçemizi de bu ve bunun gibi birkaç set teşkil ediyor!…”
II.Mahmud’un İngiliz sefirlerine verdiği Tarabya’daki yalı bu tarihlerde yanmış, yahut yenisi ‘yaptırılmak üzere yıkılmış olabilir. Daha sonraları Tasladığımız Tarabya’daki yazlık İngiliz Sefareti binasında, 1876 yazında, tarihîmizi alâkadar eden mühim vakalar geçmiştir.
Elimizdeki son resimlerden, iki tarafındaki kuleler ve ön cephesini kaplayan balkonu ile eski mimari ile ve bilhassa Boğaziçi üslûbu ile alâkalı bulunmayan bu binanın inşa tarihini tespit edemedik. Abdülâziz’in son dokuz senesinde İstanbul’da İngiliz Büyükelçiliği yapan Sir Henry Elliot, 1876 hâdiselerine ismi karışmış yabancı diplomatlardan biridir. Abdülâziz’in hal’i ile yerine getirilen V. Murat hastalanmış ve onun da değiştirilmesi zarureti hâsıl olmuştu. Yeni bir saltanat değişikliği karşısında tereddüde düşen vükelâ bu hususta İngiliz Büyükelçisinin mütalâasını almak istiyordu. Bu maksatla Sadrazam Rüştü Paşa 25 ağustos cuma günü Tarabya’daki İngiliz Sefarethanesine giderek Sir Elliot’la gizli ve mühim bir görüşme yaptı. İngiliz Büyükelçisi, Sadrazamın anlattıklarına karşı: “Bu derece nazik bir mesele hakkında kati bir rey veremeyeceğini” bildirmişti.
Bu mülâkatın ertesi günü, Veliaht Abdülhamit Efendinin hizmetinde bulunan emniyet ve itimadını kazanmış bir İngiliz de, Veliaht namına Sefiri ziyaret ediyordu. Veliahdın adamı, Abdülhamid’in İngiliz dostu olduğunu, mavi kitapları tercüme ettirip okuduğunu anlatıyor ve hükümdar olursa, yapacağı işlerden bahsediyordu. Sefir: “Söze itimat edilemeyeceğini” bildiriyor ve Veliaht hakkında İngilize bazı sualler soruyordu.
31 ağustos 1876 da V. Murat hal ‘edilmiş ve II. Abdülhamit Osmanlı tahtına oturmuştu. Bu sıralarda da Tarabya’daki İngiliz Sefarethanesi bazı mühim görüşmelere sahne olmuştu. 16 Eylül perşembe günü bu yalıda bir sefirler konferansı toplanmış ve mühim siyasi meseleler görüşülmüştü.
Bu tarihî bina İkinci Meşrutiyet yıllarında yanmış ve yerine yeni bir bina yapılmamıştır.
Bugün eski Sefarethanenin kalıntıları ve büyük, güzel bir bahçe eski hâtıraları düşündürmektedir.
Gelecek hafta: ENVER PAŞA YALISI