Yazan: Haluk ŞEHSUVAROĞLU
Fotoğraflar: Tamer GÜVENÇ
Birinci sayımızdan beri devam eden bu yazı serimizde, stresiyle Boğaziçi yalılarının umumi durumu, Kıbrıslı Mehmet Paşa, Edib Efendi ve Hekimbaşı yalılarını vermiştik. Bugün de Yılanlı Yalıyı tanıtıyoruz.
Bugün Bebekte Yılanlı Yalı olarak bilinen binaların umumi görünümü. Yalının pek az kısmı eski halimledir.
Yılanlı Yalıda, paşaların memleket işlerini konuştukları oda. Baskın anında, bu odadan başka bir aralığa, oradan da bir tünel vasıtasıyla hisar yanındaki mezarlığa çıkılırdı.
Yalının yanından görünüşü. 1910 yılında yaptırılan tadilâttan sonra binanın eski hali kaybolmuş, selâmlık kısmı tamamen ayrılmış, bahçesine de başka binalar yapılmış.
Yılanlı yalı, Boğaziçi kıyılarında mevcudu çok azalan, eski sivil mimarimizin son ve güzel örneklerinden biridir.
Boğaziçi’nde bugün muhafaza edilebilmiş diğer eski yalılarımız arasında. Kuzguncukta Ahmet Fethi Paşa, Beylerbeyinde Hasip Paşa, Çengelköy’ünde Sadullah Paşa ve Zekeriya Paşa, Kendilli’de Kont Ostroloğ, Kıbrıslı Mehmet Paşayla, İsmail Paşa, Anadoluhisarı’nda Zarif Mustafa Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, Kanlıcada Sadrazam Saffet Paşa yalıları vardır. Karşı kıyıda da Büyükdere, Tarabya’da ve Arnavutköy’ünde birkaç eski yalı, bu arada gösterilebilir.
XIX. yüzyıl başlarında tutulmuş bir bostancıbaşı defteri, içlerinde Yılanlı Yalı da bulunmak üzere, Arnavutköy Akıntısından Bebek Bahçesine kadar sıralanan binaları, şu şekilde tespit etmektedir: (Arnavut karyesi, Akıntıburnu nam mahaldir. Beyhan Sultan Hazretlerinin mai leziz çeşmesi, baş eski kulları kahvesi ve üç bap dekâkin, kurbinde diğer üç bap dekâkin, Halil Paşazade Nuri Paşa Yalısı, Halil Paşazade Sadri Arif Molla Efendi Yalısı, binişi hümayuna mahsus Mehmet Paşa Kasrı, Beyhan Sultan Hazretlerinin sahilsarayı, sabık Hekimbaşızade Necip Efendi kullarının yalısı, Hazinedarbaşı Şakir Ağa kullarının yalısı, kurbinde beylik peksimet fırınları, halen Sadrazam Salih Paşanın Yalısı, evvelce Hekimbaşı Efendi daileri yalısı idi. Dürrüzade Abdullah Molla kullarının yalısı — evvelce Himmetzade Efendi yalısıydı. — Müderrisi kiramdan. Elmas Ebezade Mustafa Efendi Yalısı, Mevaliden meşk hocası Yesarizade İzzet Efendi dailerinin yalısı, kurbinde Divide güzel kerimesi yalısı, Bebek ocağı ve bostani kulları, Bebek bahçesi. Biniş Kasrı Hümayunu…)
Bebekte, Kayalar mevkiinde kâin olan Yılanlı Yalının bilinen ilk sahibi, Reisülküttap Mustafa efendidir. Yalının I. Abdülhamit veya III. Selim devirlerinde inşa edilmiş olduğu tahmin edilmektedir.
Birçok tamirler neticesinde binanın, bilhassa harem kısmı, mimari karakterini kaybetmiştir.
Yılanlı Yalının tespit edilen ilk büyük tamiri, yüz yirmi sene kadar evvel yapılmıştır ve bu tamirinde, harici şekli esaslı surette değiştirilmiştir. Yalı, zamanla, Mustafa Efendi veresesi elinden çıkmış ve bir zaman da buraya kepçe nazırı Mustafa Efendi sahip olmuştu. Raşit Efendi zamanında yalı pek bakımlı idi.
Yılanlı Yalının harem kısmı, kırk odadan fazlaydı. İçinde en güzel tavanlı salonları, geniş sofaları vardı. Binanın en üst katında bir (Sakalı Şerif) odası bulunuyordu. Bu odada, ramazanlarda, teravih kılınır ve kandillerde, bayramlarda (Sakalı Şerif) ziyaret edilirdi.
Yalının güzel odalarından biri de, giriş kapısının sağındaki büyük ta; odaydı. Raşit Efendi, bu odayı, serin olduğu için sever ve yazları burada oturur, misafirlerini de burada ağırlardı. Odanın tavanı kubbeli ve kâgirdi. Ortada fıskiyeli bir havuz vardı. Havuzun kenarları, işlemeli mermer bir şebike ile çevrilmişti. Odanın köşesinde de, gayet mutena bir şekilde yapılmış selsebil bulunuyordu. Yaz günleri, selsebilden orta havuza dökülen suların şırıltısı ile odaya serin bir musiki yayılırdı.
Taş duvarlardaki gömme raflarda, nefis el yazması kitaplar dururdu. Reisülküttap Efendiden kalan bu kitapları, Raşit Efendi de itina ile muhafaza eder, gelen misafirleriyle beraber bazen bu odada mütalâaya dalardı.
Odanın kenarları, çepçevre bir sedire ve minderlerle kaplanmıştı. Odada ayrıca çubuk dolapları bulunuyor ve buradaki kehribar ağızlıktı yasemin çubuklarla, keyifli saatler de geçiriliyordu.
Raşit Efendinin ölümünden sonra, bu odanın eşyaları dağılmış ve bakımsız bir halde bırakılmıştı. 1910 yılında yalı, bu işlere vâkıf olmayan bir zat vasıtasıyla, eski üslûbu tamamen bozularak tamir edilmiş ve bazı ilâvelerle kötü bir hale getirilmişti. Bu değişiklikler sırasında, meşhur taş odadaki havuz yıktırılmış, selsebil sökülmüş, odanın zeminine ve tavanına tahta döşetilmişti.
Yalının bugün de, eski haricî vaziyetini muhafaza eden selâmlık kısmını Raşit Efendi, Şeyhi, Mevlâna Nuri Şemsettin Efendiye tahsis etmişti. Şeyhin vefatında, bu daire, evlâdına ve torunlarına geçmişti. Kayalar üstünde ve konsollara istinaden yapılmış selâmlık dairesinin güzel bir sofrası, her tarafa nezareti olan odaları vardır. Eskiden bu odalar sedirlerle, minderlerle döşeliydi ve duvarlarında meşhur hattatların yazı levhaları bulunuyordu.
Yalının limonluğu selâmlık tarafındaydı. Binanın güzel müştemilâtından birini de, büyük hamamı teşkil ediyordu. Yalının bahçeleri de pek meşhurdu. Bu bahçeler, Robert Kolejin esas büyük binasının gerilerinden, Rumelihisarı’ndaki Zağnos Paşa Kulesine kadar uzanırdı.
Sebze bahçeleri, meyvalıkları ve üzüm bağları, ayrı ayrıydı. Büyük setli bahçesindeki havuzlar, merdivenler, su hazneleri, musluklar ve kaynaklar, yirmi, otuz sene evveline kadar harap bir halde bulunuyordu. Bahçelerde güzel selvi, çam, fıstık ağaçları vardı.
Yılanlı Yalı, devrinde de, Boğaziçi’ni süsleyen güzel binalardan biriydi. II. Mahmut bu yalı ile alâkadar olurmuş, bir defasında yalıyı beğendiği ve almak istediğini söyleyince, karşısında oturan Müsahip Sait Efendi, belki sahipleriyle bir ahbaplığı bulunduğu için, derhal; “Aman efendimiz, bu yalıda büyük ve fena yılanlar vardır. Tab’ı şahanenize muvafık gelmez” demiş ve Padişahı caydırmıştı.
Yılanlı Yalının bilhassa selâmlık kısmı, bugün Boğazın muhafaza edilmesi gereken yalı numunelerinden biridir.
GELECEK HAFTA: MUSTAFA FAZIL PAŞA YALISI