Sosyetenin şuh kadınları, uzun boylu, çukur çeneli, yay vücutlu adama, erkekleri de badem gözlü ince belli, dolgun göğüslü genç kadına bayılıyorlardı. Çukur çeneli adamın adı Diver Herrberecht, badem gözlü kadının adı Martha idi. Cihangir’de mükellef bir apartman katında oturuyor, kardeş olduklarını söylüyor ve evlerinde sık sık partiler veriyorlardı.
İkisi de Almandı. Diver kendisini Berlin’de münteşir bir gazeteyle iki spor dergisinin muharriri olarak tanıtıyor, fotoğrafçılığını da kız kardeşim dediği Martha yapıyordu. İstanbul’da çok kısa bir zamanda iyi bir muhit edinmiş, bilhassa sosyeteye mensup bazı tanınmış kimselerle düşüp kalkmaya başlamışlardı. Bu arada Diverr spor muhipleri ile de daima temas halinde bulunuyor. Almanya’da ki spor çalışmaları hakkında konferanslar veriyor, Martha da bol bol resim çekiyordu.
Sosyete ileri gelenlerinin, sporseverlerin ve hatta bazı tanınmış basın mensuplarının sevgi ve itimadını kazanıp, kendisinden “Ha kiki bir centilmen” diye bahsettiren Diver’le güzelliği, şuhluğu, neşesi dillerde dolaşan Martha birer casustan başka bir şey değillerdi.
İkisi de Almandı. Fakat casusluğu Almanya için değil Sovyetler için yapıyor, Rusya hesabına çalışıyorlardı. Kardeş de değillerdi. Uzak veya yakın bir akrabalıkları bile yoktu. Aralarında genç bir adamla genç bir kadın arasında mevcudiyeti tabii görülebilen bir yakınlık, cinsi bir bağ da mevcut değildi. Sadece bir mesai arkadaşıydılar.
İstanbul’a sırf Ruslar hesabına casusluk yapmak maksadıyla gelmiş, bu iş için bir zemin, bir muhit hazırlarken de kendilerini her kese kardeş olarak tanıtmayı uygun bulmuşlar, Martha:
— Karı koca olarak gözüksek daha iyi değil mi? diye sormuştu.
Diver:
— Hayır, demişti. Kardeş olarak gözükmemiz daha münasiptir, işimizi yürütmek için sen erkeklere, ben de kadınlara sokulacağım. Türklerin en münevver, en ileri görüşlü kimseleri bile pek serbestçe hareket eden karı kocalara iyi nazarla bakmazlar. Bekâr iki insanın hareketleri daha müsamaha ve anlayışla karşılanır,
Diver Herrberecht, casusluk işine sırf bol para kazanmak ve maceraperest ruhunu tatmin etmek için girmiş. Berlin’de bir gece kulübünde tanışmış olduğu Martha’yı da peşinden sürüklemişti. Diver yaratılış itibariyle son derece zeki, cesur, atılgan ve macera sever bir adamdı. Genç yaşında subay çıkarak Alman Ordusunda vazife almış, 2 nci Dünya Savaşının ilk günlerinde meşhur S.S. subayları arasına katılmış, bir müddet sonra da Hitler’in muhafız subayları arasında yer alarak, Nazi Liderinin yaverlerinden biri olmuştu.
Rusların Berlin’i ve Hitler’in sığınağını muhasara ettikleri günlerde Diver, birden ortaya bir Sovyet aşığı, bir Komünizm hayranı olarak çıkmış, diğer S.S. subayları tarafından vurulacağını anlar anlamaz firar edip kayıplara karışıvermişti.
Diver, kaçtıktan ancak 56 yıl sonra, Berlin’in ikiye bölünmesini müteakip ortaya çıktı. O güne kadar nerede saklanmış, neler yapmıştı? Bu bilinemiyordu. Bir fikre göre bu 56 yılı Rusya’da geçirerek casusluk sanatını öğrenmiş, bir başka fikre göre de vaktini Küba ve Kanada’da geçirmişti.
Martha ile Diver casusluk faaliyetine İstanbul’a geldikten ancak beş ay kadar sonra giriştiler. Kendilerine Türkiye’nin NATO ile olan münasebeti ve kurulmasına çalıştıkları Bağdad Paktı’nın mahiyetiyle bu pahtın stratejik planları hakkında bilgi edinmeleri vazifesi verilmişti.
Diver casuslukla ilgili emirleri doğrudan doğruya Rus Konsolosluğundan alıyor, ancak casusun resmi Sovyet makamlarıyla temas halinde bulunduklarının anlaşılıp görülmemesi için aradaki irtibatı Rus Tass ajansının İstanbul muhabiri Leonaskov temin ediyordu.
Gene o sıralarda Boğazdaki müstahkem mevkilerin yerlerinde geniş ölçüde değişiklik yapılmış, Istanbul’un havadan ve denizden müdafaası konusunda günün icap larına göre tedbirler alınmıştı. Diver’le Martlıa’ya verilen vazif e lerden biri de bu mevztılar etrafında bilgi toplamaktı.
Her iki casus ta artık paçaları sıvamışlardı. Geceyi gündüze katarak çalışıyorlar, kendilerine verilen işi hakkıyla başarabilmek için mümkün olan her şeyi yapıyorlardı, Gizli işlerinde bir hayli de muvaffak oldular. Biraz zaman daha geçmiş olsaydı daha çok işler yapacak ve Rusların pek önem verdikleri Bağdad Paktına ait stratejik planları da elde edebileceklerdi. Fakat hiç beklenmedik ânda aşk adı verilen duygu her şeyi altüst ediverdi.
Bir Temmuz sabahıydı. Saat 11’e geliyordu. Emniyet Müdürlüğünden içeriye giren uzun boylu, esmer, yakışıklı genç biz adamla yine genç ve güzel bir kadın nöbetçi memura 1 inci Şube Müdürüyle görüşmek istediklerini bildirdiler. Arzuları derhal yerine getirildi. Esmer adam adeta güçlükle konuşarak Müdüre:
— Adım Garbistir, Beyefendi, dedi. Bu hanım ecnebi. İki ay kadar önce arabasını tamir ettim. Bendeniz oto elektirikçisiyim. Bu vesileyle kendisiyle tanıştık ve seviştik. Niyetimiz evlenmek. Fakat hanım memleketimize karşı bir kabahat işlemiş. Dün gece bana anlattı. Ben de kendisine bunu polise anlatmasını, suçunu ancak böyle affettirebilirsin, dedim. Hanım size her şeyi itiraf etmek ve şayet mümkünse Türk tabiiyetine geçmek istiyor.
Müdür, Garbis adındaki elektrikçiyi dikkatle dinliyordu. Susunca gülümsedi. Sonra genç kadına dönerek:
— Bu iyi bir başlangıç Bayan Martha, dedi. Temenni ederim ki bizimle konuşmakta ve size yardımımızı teminde geç kalmamışsınızdır.
Kadın şaşırmış ve kızarmıştı. Kendisine İngilizce hitap eden şube Müdürüne aynı lisanla cevap verdi:
— Fakat… şey… beni tanıyor musunuz?
— Pek tabii, vazifemiz bu bizim. Sizi, arkadaşınızı tanıyor ve yaptığınız her şeyden haberdar bulunuyoruz.
— Peki niçin yakalamadınız bizi öyle ise?
— Her şey sıra iledir Bayan Martha. Henüz bu işe sıra gelmedi, Mamafih siz bizim bildiklerimizi bırakın da, kendi bildiklerinizi anlatın.
Birinci Şube Müdürünün karşısındaki kadın hakikaten Martha idi. Kalbini genç oto elektrikçisine kaptırmış ve bu sevgide onu her şeyi itirafa zorlamıştı. İstanbul’a geldikleri andan o güne kadar olup bitenleri birer birer anlattık tan sonra söyle dedi:
— Size şimdiye kadar belki de bildiğiz şeyleri naklettim. Fakat bilmediğiniz de var ki en mühim budur,
— Ne imiş o?
— Diver bu gece İstanbul’da bulunan şarklı bir Generali öldürecek ve içinde Bağdad Paktına ait vesikalar bulunan çantayı çalacak, sonra.
— Evet sonra… devam edin…
— Sonra da uçakla kaçacak.
— Yalnız mı?
— Yalnız olur mu? Ben de olacaktım tabii yanında.
Şube Müdürü odadan yıldırım gibi çıkarak sağa sola emirler verdi. Bir saat sonra Diver yaralı olarak yakalanmıştı. Sabık S.S. subayı, Hitlerin sabık muhafızı karşısında sivil polisleri görünce silahına sarılıp ateşe başlamış, mukabelede bulunan memurların attığı kurşunlarla da yaralanmış.
Hastaneye kaldırılan Diver iyileştikten sonra Martha ile birlikte Askeri Mahkemeye verildi. İdama mahkûm edilen casusun cezası bilahare müebbet ağır hap se çevrildi. Martha ise yakayı 4 ay gibi yok denecek bir cezayla kurtarmış oldu.
Martha halen Kurtuluş civarında oturmaktadır. Türk tabiiyetine geçmiş, İslamiyet’i kabul etmiş ve. Mediha adını almıştır. Garbis te Müslüman olmuş, adını Galip’ e çevirmiş ve Martha ile evlenmiştir.
Mediha Hanım şimdi iki çocuğunu yetiştirmeye akşamları yorgun argın evine gelen kocasını mesut etmeğe çalışmakta. Kendisini seven ve sayan komşuları ise onun eski bir casus olduğunu bilmemektedirler.
SON